16 Temmuz 2012 Pazartesi

SANAT TARİHİ NOTLARI III

Bu haftaki ressamımız Siena üslubunun önemli ressamlarından Simone Martini..
1280-1344 yılları arasında yaşamış olan ressamımızın Duccio di Buoninsegna'nın yanında çalıştığı düşünülmektedir. Bir dönem Napoli Kralı için çalışan sanatçı, 1339 yılında Avigno'na gitmiş ve burada Petrarca ile tanışmıştır.

Martini'nin resimleri incelendiğinde gotik etkinin ağır bastığı görülmektedir. Dini konulu resimlerini lirik anlayışla ele almış, figürlerin yüz ifadeleri önem kazanmıştır.




Ressamın eserleri üzerinden gidecek olursak 1314 yılında yapımına başlayıp, 1321 yılında bitirdiği Maesta adlı yapıtı ile başlayalım. Palazzo Publica için yapılmış olan bu freskoda koyu arka plan önünde, merkezde gotik bir taht üzerinde oturan Meryem ve kucağında çocuk İsa bulunmaktadır. Etrafında ise neredeyse simetrik olarak yerleştirilen aziz figürleri yer alır. Sahnenin etrafı yuvarlak madalyonlar içinde İsa, havariler ve azizlerin bulunduğu bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Genel olarak güçlü bir çevre çizgisinin görüldüğü resimde Meryem'in elbisesindeki dantelvari çizgiler dikkati çekmektedir.





Diğer bir resmi yine Palazzo Publica'ya 1328 yılında yapmış olduğu bir portredir.  Siena ve Pisa kentleri arasında yapılan savaşlarda başarılı bir general olan Guido Riccio da Fagliano'ya ait olan bu portrede yine koyu renk bir arka plan görülmektedir. Önplanda at üzerinde general arkada ise basit bir biçimde ele alınmış binalar görülmektedir. 

ve son olara ise Uffizi Galerisi'nde bulunan ve Lippo Memmi ile birlikte yaptığı, Meryem'e Müjde sahnesinin betimlendiği yapıtıdır.



Gotik bir çerçeve içine alınan resimde iki yanda aziz ve azize ortada ise tahtta Meryem ve melek yer almaktadır.

Resimde anlatılan hikaye Meryem'e lekesiz bir doğum yapacağının müjdesinin haber verildiği sahnedir. Tahtta oturan Meryem olay karşısında şaşırmış ve zarif bir şekilde geri çekilmiştir. Melek figürü ise elinde barışın simgesi olan zeytin dalı ile Meryem'e doğru bakmakta ve ağzından çıkan sözler Meryem'e ulaşmaktadır. Her ikisinin ortasında Meryem'in bakireliğini simgeleyen zambaklar bulunmaktadır. Bu zambakların üzerinde meleklerin çevrelediği, Kutsal Ruh'u simgeleyen güvercin bulunmaktadır. Oldukça zengin ve süslü gösterilen bu sahnede figürlerin zerafeti, ince çizgiler dikkati çekmektedir.

Bu haftalık bu kadar.. umarım Simone Martini hakkında ufak da olsa bir fikir oluşturabilmişimdir.
Herkese iyi haftalar....

Resimler için kaynakça: http://www.abcgallery.com/M/martini/martini.html

2 Temmuz 2012 Pazartesi

SANAT TARİHİ NOTLARI II

Geçen hafta Rönesans Dönemi'ne genel bir giriş yaptıktan sonra bu hafta rönesans resminin özelliklerine kısaca değinelim ve ilk ressamımız ile devam edelim.

Geçen hafta nelerden bahsetmiştik, ortaçağ süresince yapılan resimlerin çoğunlukla kiliseler için yapılmış olduğunu ve bunlarda da konu olarak Eski Ahit (Tevrat) ve Yeni Ahit'ten (İncil) konular seçildiğini biliyoruz. Tabi bu dönemde de dini konulu resimler yapılmaya devam etmişti. Ama bu resimlerde kilisenin baskısı hafiflemiş ve ortaçağ boyunca süre gelen kalıplardan çıkılmıştı. Bu zamana kadar sadece şekil olarak algılanan insan vücudu anatomik olarak incelenmiş; bu da resimlere ve heykellere de yansıtılmıştı. Perspektif ve mekan olgusu gelişmiş; figürler, nesneler resmedilen alanda artık zemine basmaya başlamıştı.  Ortaçağ boyunca duvarlara ve altar panolarına yapılan resimler artık tuval üzerine yapılmaya başlanmıştı. Yağlıboya resimler de yine bu dönemde yapılmaya başlanır. Bu ilginç geldi değil mi? Evet bu tarihten önce resimler duvarlara fresko, ahşap panolara ise tempera denilen bir teknikle yapılıyordu. Fresko; yaş sıva üzerine boyalarla yapılan resimlerdi. Düşünecek olursanız oldukça zor bir teknik. Tempera ise boya ile zamkın karıştırılarak panolar üzerine uygulanmasıydı. Bu kadar teknik bilgiden sonra ele alınan konulara değinecek olursak dini konulu resimlerin yanı sıra antik dünyaya duyulan ilgi resme de yansımış, mitolojik konular resmedilmişti. Bunların yanı sıra portreler ve heykelde de büstlerin yapıldığı, insanları ölümsüzleştirme isteğinin arttığı görülür. Şimdi diyeceksiniz ki önceden portre yok muydu? tabiki vardı ama bunlarda sadece resmedilen kişi ve isminin yazılı olması yeterli iken rönesans ile birlikte farklılaşmış, portresi yapılan kişi belli bir mekan içinde veya manzara önünde mesleği, statüsü vb. özellikleri ile resmedilmeye başlanmıştı.

Rönesans resminin genel özelliklerine kısaca değindikten sonra artık ilk ressamımıza geçelim. Bu hafta henüz ortaçağ geleneğinin tam olarak bitmediği ama yavaş yavaş izlerinin görüldüğü bir ressam ile başlıyoruz. 1255/60-1319 yılları arasında yaşayan Duccio di Buoninsegna  ortaçağın önemli ve zengin şehirlerinden biri olan Siena'da doğmuştu. Duccio'nun yetiştiği Siena'da genel olarak Italo Bizanten (İtalya'daki Bizans etkisi) üslubu etkiliydi. peki bu resimler nasıldı? bu resimlerde konu zaten dini hikayeler olduğu için her bir konunun belli kalıpları vardı. Perspektifin olmadığı resimlerde fon olarak da altın yaldız kullanılmaktaydı. İşte ressamımız da böyle bir ortamda resimlerini yapmaya başlamıştı. Ama onun resimlerinde sadece ortaçağ üslubunun etkin olmadığını görüyoruz. İsterseniz bu değişiklikleri sanatçının eserleri üzerinde görerek ele alalım; 
İlk eserimiz Duccio'nun 1285 yılında Santa Maria Novella Kilisesi için yapmış olduğu Rucellai Madonnası'dır.


Ahşap üzerine tempera (boya ile zamkın karıştırılarak uygulanması) tekniği ile yapılan resim günümüzde Floransa'da Uffizi Galerisi'nde bulunmaktadır. Bu resimde ortaçağ üslubunun hâlâ etkin olduğu görülmektedir. Resmin merkezinde ortaçağ üslubunda bir tahtta, kucağında bebek İsa ile oturan Meryem görülmektedir. Tahtın etrafında ise melekler yer alır. Altın yaldız fonun önünde ele alınan konuda Bizans ikonografyasına bağlı kalınmıştır. Figürlerin henüz kütlesel ağırlığı yoktur. Hatta perspktif bile söz konusu değildir. Mesela Meryem'in ayağını koyduğu basamağa bakacak olursak ters perspektif görülmektedir. Normalde önde geniş olması gereken basamak burada arkada genişlemektedir. Ama bununla birlikte renklerde tonlama ve melek figürlerindeki incelik ve zerafet geleneksel üsluptan ayrılan özellikler olarak dikkati çekmektedir. 

Sanatçının diğer bir önemli yapıtı Siena Katedrali için 1308-1311 yılları arasında yapmış olduğu altar panosudur.



 Maesta olarak bilinen panonun bugün esas kısmı Museo dell'Opera del Duomo'da bulunmaktadır.  Panonun ön kısmında tahtta Meryem ve kucağında bebek İsa görülmektedir. Panonun arkasında üstte İsa'nın ölümünden sonrası ve Meryem'in hayatı ile ilgili hikayeler, altta ise İsa'nın yaşamındaki olaylar resmedilmiştir. Altın yaldızın fonda kullanıldığı bu resimlerde yavaş yavaş hacim ve kademelenme görülmektedir. 



Meryem'e Müjde


Hz. İsa'nın Doğumu

Evet ilk ressamımız ile başlangıcımızı yaptık, umarım ilginizi çekmiştir. Bu haftalık bu kadar, haftaya başka bir ressamla devam edeceğiz. Herkese iyi haftalar...
Zeynep Kurtbil

Görseller için kaynak: http://www.abcgallery.com/D/duccio/duccio.html